بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا نُرۡسِلُ ٱلۡمُرۡسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَۖ فَمَنۡ ءَامَنَ وَأَصۡلَحَ فَلَا خَوۡفٌ عَلَيۡهِمۡ وَلَا هُمۡ يَحۡزَنُونَ ٤٨

Biz peygamberleri rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmakdan başka (hal ve sıfatlarla) göndermeyiz. O halde kim îman eder ve (kendini) düzeltirse onların üzerine hiç bir korku yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.

– Hasan Basri Çantay

وَٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا يَمَسُّهُمُ ٱلۡعَذَابُ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ ٤٩

Âyetlerimizi yalan sayanlar (a gelince:) Onlara da, sapmış oldukları fısk yüzünden, azâb dokunacakdır.

– Hasan Basri Çantay

قُل لَّآ أَقُولُ لَكُمۡ عِندِي خَزَآئِنُ ٱللَّهِ وَلَآ أَعۡلَمُ ٱلۡغَيۡبَ وَلَآ أَقُولُ لَكُمۡ إِنِّي مَلَكٌۖ إِنۡ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰٓ إِلَيَّۚ قُلۡ هَلۡ يَسۡتَوِي ٱلۡأَعۡمَىٰ وَٱلۡبَصِيرُۚ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ ٥٠

De ki: «Size benim yanımda Allahın hazîneleri var demiyorum. Ben gaybı bilmem. Size hakıykat ben bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyolunmakda olan (Kur'an) dan başkasına uymam. De ki: «Görmeyenle gören bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz»?

– Hasan Basri Çantay

وَأَنذِرۡ بِهِ ٱلَّذِينَ يَخَافُونَ أَن يُحۡشَرُوٓاْ إِلَىٰ رَبِّهِمۡ لَيۡسَ لَهُم مِّن دُونِهِۦ وَلِيّٞ وَلَا شَفِيعٞ لَّعَلَّهُمۡ يَتَّقُونَ ٥١

Rablerine (götürülüb) toplanacaklarından korkanları sen onunla (Kur'an ile) inzâr et ki onların Ondan (Rablerinden) başka ne bir yâri, ne de bir şefaatçisi yokdur. (Senin bu inzârın) onların sakınmaları içindir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَطۡرُدِ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ رَبَّهُم بِٱلۡغَدَوٰةِ وَٱلۡعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجۡهَهُۥۖ مَا عَلَيۡكَ مِنۡ حِسَابِهِم مِّن شَيۡءٖ وَمَا مِنۡ حِسَابِكَ عَلَيۡهِم مِّن شَيۡءٖ فَتَطۡرُدَهُمۡ فَتَكُونَ مِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ ٥٢

Sabah, akşam Rablerine, sırf Onun cemâlini dileyerek, düâ edenleri (huzurundan) koğma. Onların (kâfirlerin) hesabından hiç bir şey sana, senin hesabından hiç bir şey de onlara âid değildir. Onları (fakirleri) koğarsın (amma) zaalimlerden olursun.

– Hasan Basri Çantay

وَكَذَٰلِكَ فَتَنَّا بَعۡضَهُم بِبَعۡضٖ لِّيَقُولُوٓاْ أَهَٰٓؤُلَآءِ مَنَّ ٱللَّهُ عَلَيۡهِم مِّنۢ بَيۡنِنَآۗ أَلَيۡسَ ٱللَّهُ بِأَعۡلَمَ بِٱلشَّٰكِرِينَ ٥٣

Biz, onlardan (insanlardan) kimini kimi ile — (sırf) «Allah (buldu buldu da) aramızdan bunlara, bunların üzerine mi lutfünü reva gördü»? desinler diye — işte böyle imtihan etdik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil mi?

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا جَآءَكَ ٱلَّذِينَ يُؤۡمِنُونَ بِـَٔايَٰتِنَا فَقُلۡ سَلَٰمٌ عَلَيۡكُمۡۖ كَتَبَ رَبُّكُمۡ عَلَىٰ نَفۡسِهِ ٱلرَّحۡمَةَ أَنَّهُۥ مَنۡ عَمِلَ مِنكُمۡ سُوٓءَۢا بِجَهَٰلَةٖ ثُمَّ تَابَ مِنۢ بَعۡدِهِۦ وَأَصۡلَحَ فَأَنَّهُۥ غَفُورٞ رَّحِيمٞ ٥٤

Ayetlerimize îman (da sebat) edenler sana geldiği zaman de ki: «Selâm sizlere. Rabbiniz kendi üzerine (şu) rahmeti yazdı: İçinizden kim bilmeyerek bir fenalık yapıb da sonra arkasından tevbe etmiş ve düzelmiş ise şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir.

– Hasan Basri Çantay

وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ ٱلۡأٓيَٰتِ وَلِتَسۡتَبِينَ سَبِيلُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ ٥٥

Günâh işleyenlerin yolu seçilib sana belli olsun diye böylece âyetleri açıklıyoruz.

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنِّي نُهِيتُ أَنۡ أَعۡبُدَ ٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِۚ قُل لَّآ أَتَّبِعُ أَهۡوَآءَكُمۡ قَدۡ ضَلَلۡتُ إِذٗا وَمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُهۡتَدِينَ ٥٦

De ki: «Allâhı bırakıb da tapdığınız şeylere tapmam bana yasak edildi». De ki: «Ben sizin hevâ (ve heves) lerinize asla uymam. Bu takdirde muhakkak sapmış ve ben doğru yola erenlerden olmamış bulunurum».

– Hasan Basri Çantay

قُلۡ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّي وَكَذَّبۡتُم بِهِۦۚ مَا عِندِي مَا تَسۡتَعۡجِلُونَ بِهِۦٓۚ إِنِ ٱلۡحُكۡمُ إِلَّا لِلَّهِۖ يَقُصُّ ٱلۡحَقَّۖ وَهُوَ خَيۡرُ ٱلۡفَٰصِلِينَ ٥٧

De ki: «Şübhesiz ben Rabbinden apaçık bir hüccetin (tam) üstündeyim. Siz ise onu yalan saydınız. Sizin çarçabık (gelmesini) istemekde olduğunuz (azâb) benim yanımda değildir. Hüküm de Allahdan başkasının değildir ki doğruyu O haber verir ve O, ayırd edenlerin en hayırlısıdır».

– Hasan Basri Çantay

قُل لَّوۡ أَنَّ عِندِي مَا تَسۡتَعۡجِلُونَ بِهِۦ لَقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُ بَيۡنِي وَبَيۡنَكُمۡۗ وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِٱلظَّٰلِمِينَ ٥٨

De ki: «Eğer o acele isteyegeldiğiniz şey benim yanımda (elimde) olsaydı iş benimle sizin aranızda elbette olub bitirilmiş olurdu». (Bununla beraber) Allah zaalimleri çok iyi bilendir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu